Gezgin Nilşah Ünal ile Röportaj

Yol Günlüğü röportaj köşesine hoşgeldiniz.  Bugün sizlerle 34 ülke, 130’dan fazla şehir gezmiş, eğitmen, seyahat danışmanı ve doktora öğrencisi olan Gezgin Nilşah Ünal ile röportaj (@kitonun_dunyasi) yaptık. Hayatı doyasıya yaşamayı seven, doğa tutkunu ve hayvan sever bir gezgin olan Nilşah’la yaptığımız keyifli sohbeti birlikte okuyalım. Sorularınız varsa yorum kısmına bırakmayı unutmayın .. Keyifli okumalar.

Nilşah Ünal kimdir? Bizlere kendinizden bahseder misin?

Herkese Merhaba, ben Nilşah Ünal. Işık Üniversitesi’nde Çağdaş İşletme Yönetimi bölümünde doktora öğrencisiyim. İstanbul’da yaşıyorum ama en fazla bir ay İstanbul’da kalabiliyorum. Çok enerjik, hayatı doyasıya yaşamayı ve hayvanları çok seven bir gezginim. Bir kedi annesiyim, oğlumun ismi Prens. Bunların dışında; kişisel seyahat danışmanlığı yapıp turlar oluşturuyorum bazen de rehberinin ben olduğu minik turlar düzenliyorum. Şu anda bunun dışında düzenli bir işte çalışmıyorum. Bundan evvel proje yöneticisi, organizasyon sorumlusu, halkla ilişkiler sorumlusu ve VIP sorumlusu olarak çalıştım. Sekiz yıl Klasik Bale eğitimi aldım, yedi yaşından beri piyano çalıyorum ve bir yıllık drama-oyunculuk eğitimim de var. Gördüğünüz üzere çok yönlü aktif bir insanım, yerimde duramamamın nedeni bu galiba. Gezmek ve gezdirmek benim ilk işlerimden biri 🙂

Minnoş kedimiz Prens

Bir kedi annesi olduğunuzu duyduk. Bize Prens’i kısaca anlatır mısın?

Prens egzotik shorthair cinsi yani halkın anlayacağı türden Garfield cinsi bir kedi. Kendisi şu an beş yaşında, çok asil ve dünyanın en şeker kedilerinden birisi. Tek sorunumuz ben seyahatteyken beni çok özlemesi sanırsam. Ona sahip olduğum için çok şanslıyım çünkü beni gerçekten çok seviyor hem de hayattaki saf hakiki sevgiyle. Sadece hayvan sahipleri bu özel sevilmeye sahip oluyorlar. O yüzden buradan herkese hayvanlara iyi davranmasını ve mümkünse bir hayvan sahiplenmesini şiddetle tavsiye ediyorum.

Gezme tutkunuz nasıl başladı? Ne kadar süredir seyahat ediyorsunuz?

İlk seyahatimi 10 yaşında Fransa’nın güney sahillerinde bulunan Cote D’Azur ( Nice, Marsilya, Cannes, Saint Tropez ve Monaco’nun olduğu küçük kasabalarında yer aldığı bölge) bölgesine yaptım. Maalesef Cannes’da kolumu kırdım. Bu daha 10 yaşında olduğumdan, benim yurtdışına olan tüm sempatimi sıfırladı. 19 yaşına kadar bir daha yurtdışına çıkmadım. 19 yaşında spontane gelişen bir akrabamızın teklifi ile turla Roma’ya gittim. Roma benim gezdiğim şehirler içinde en özel şehir çünkü Roma’ya gittikten sonra gezme aşkı benim kanıma işledi. Turda özel gezgin insanlarla tanıştım.  Rehberi bırakıp özgürce ellerindeki notlarla, haritalarla gezmeleri beni onlara hayran bıraktı. O kadar büyük keyif aldım ki, hayatımda hiçbir şey bu kadar hoşuma gitmemişti. Roma’dan sonra tüm dünyayı gezmeyi kafama koydum. 19 yaşımdan beri yerimde duramıyorum.

Tayland

Seyahat ederken çantanızda olmazsa olmazınız olan üç şey nedir?

İlki Cep telefonum çünkü aynı zamanda fotoğraf makinem , ikincisi pasaportum çünkü yurtiçinde de olsam belki yakın bir yer vardır oraya da geçmek isteyebilirim ne olur ne olmaz diye, üçüncü olarak kredi kartlarım çünkü çok nakit ile gezince kaybetme ihtimalim çok yüksek oluyor.

Gezdiğin ülkeleri bizlere kısaca bahseder misin? Nereleri gezdin?

Şu ana kadar 34 ülke, 130 şehir gezdim. Ülke olarak belirtirsek; Almanya, İsviçre, Karadağ, Fas, Portekiz, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri, Macaristan, Tayland, Makau (Çin Özerk Bölgesi), İngiltere, İskoçya, Slovakya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Avusturya, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Estonya, Finlandiya, Hollanda, İspanya, Lüksemburg, Letonya, Sırbistan, Singapur, Vatikan, Yunanistan, Monako ve Hong Kong.

Lakin tekrar tekrar gittiğim yerlerde var. Her gidişimde ayrı keyif aldım. Örnek olarak; Roma’ya 12 kere gittim, umarım yeniden gitmek nasip olur. (Kuzey Kıbrıs, Paris, Milano ve Floransa 3, Bangkok- Venedik- Nice- Viyana- Prag- Budapeşte- Marsilya-Helsinki ve Bratislava’ya 2 kere gittim.)

Pattaya Elephant Village Tayland

Rotalarınızı nasıl oluşturuyorsunuz? Dikkat ettiğiniz noktalar var mı?

Tabiiki de var. Ulaşım kolaylığı, mevsimsel koşullar, rotalar arası çok uzun mesafeler olmaması benim aklıma gelen ilk kriterlerim. Birazda sizin seyahatten ne beklediğinize bağlı olarak değişebilir açıkçası. Mesela ben Londra’ya gitmişken İskoçya Edinburgh’u da görmem lazım dedim, ve onu da rotama ekledim. Ama herkes tercih etmeyebilir, biraz kişisel tercihlerinize bağlı rotayı oluşturmak

Kadın bir gezgin olarak seyahatlerinizde herhangi bir engel yaşadınız mı?

Yurtdışında bir kadın olarak özgürce gezebiliyorum. Medeniyet olarak bizden çok ileride olan ülkelere gittim. Maalesef aynı şeyi ülkem için söylemek çok zor. Burada tek başıma eve dönerken bile tedirgin oluyorum. Tabii ki her yerin ipsizi sapsızı var ama oralarda gerçekten bir kadında bir erkek de eşit tehdit altında.

Gezip gördükleriniz arasında en çok beğendiğiniz ülke ve ya şehir hangisi? Neden?

Bu zamana kadar dünyada gördüğüm en güzel yer Tayland ülkesinin Phuket şehrine bağlı olan ada Maya Bay. Dünya üzerinde cenneti gördüğüm muhteşem bir yerdi. Doğası, denizi ve atmosferi kelimelerin yetmeyeceği güzellikteydi. Bu yüzden dünyanın en güzel yeri bana göre orası.

Maya Bay “The Beach” Tayland

Ülke olarak ama favorim üç tane; İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık en beğendiğim ülkeler. İtalya yemekleri, sanatı, büyüleyici atmosferi, insanları ve modadan dolayı en sevdiğim en favori ülkem. Bu yüzden her şehrinde ayrı ayrı keyif alıyorum. Sicilya dışında İtalya’da gitmediğim bir yer kalmamasının nedeni bu galiba. İngiltere beni tarihi ve sanat ile ilgilenmemden dolayı çok cezbediyor. Amerika ise gittiğim her yerden çok ama çok farklı bir atmosfere sahip. Modernliği, yemekleri, alışveriş ve eğitim kalitesindeki yeri beni kendine çeken özelliklerinden. Bu üç ülkeye de tekrar tekrar gitsem bıkmam benim için çok özeller. Ama en sevdiğim ülke İtalya. Bir ülke olsam İtalya olurdum buna eminim 🙂

Peki!  Türkiye’de sizi büyüleyen şehir desem?

Akdeniz ve Ege sahillerini çok seviyorum. Kalbimde ruhumdaki en özel yer Bodrum. Benim için başka tıpkı aşk gibi bir şehir. Her ne kadar eski tadı olmasa ve Alaçatı’yı oradan çok beğensem de, beni büyüleyen yer her daim Bodrum olarak kalacak. Ama şu an Türkiye’de en beğendiğim yer Alaçatı.

Hayal kırıklığı yaratan geziniz oldu mu?

Tam bir hayal kırıklığı olarak baktığım tek gezim 2018 yılbaşını geçirdiğim Fas seyahatimdi. Kazablanka özellikle en büyük hayal kırıklığı yaşadığım şehir oldu. Marakeş oradan iyi olmasına rağmen, orayı da pek beğendiğim söylenemez. İlk defa gezideyken keşke İstanbul’da olsam dedim.

Gezilerinizde başınızdan geçen en ilginç olay nedir desem?

O kadar çok var ki say say bitmez. Aklıma gelen bir iki tanesini anlatayım. Amerika’ya giderken 2016 yılında havaalanında kapıya gelmiştik. Uçağa alım başladı, aranmadan binilmiyor Amerika uçaklarına. Bende annemle lavobaya gideyim nasılsa çok kalabalık dedim. 10 dakika sonra geldiğimde arama ekibi gittiği için bize uçağa kabul edemeyeceklerini söylediler ve biz kapısında olduğumuz uçağa binemedik. Yüksek miktarda para verip tekrar bilet alıp 8 saat sonraki uçağa bilet almıştık. Uçağın kapısında olup uçağa binememek çok ilginç ve korkunçtu gerçekten. Benzer bir anı; 2019 yazında Karadağ’dan dönerken ölümlü kazadan dolayı havaalanına giden yol kapanmıştı. Ne havayolu firması ne de Karadağ Havaalanı personeli bize hiç yardımcı olmadı. Doğru düzgün kimse de İngilizce konuşamıyordu. Uçağı kaçırdık, akşamı da ormanın içinde bilinmedik bir yerde kaldık. Burada ne yapacağım burada mı kaldık diye korkular geçirdim içimde. Üstelik ertesi güne business bilet almış olmama rağmen overdose bilet sattıkları için uçamama riskimde vardı. Tüm bunlar beni çok kötü strese soktu. Neyse ki ertesi gün dönebildik. Bunun gibi bir çok macera yaşadım. Anlatılmaz yaşanır diyorum 🙂

Gezerken konaklamayı nasıl yapıyorsunuz?

Genelde merkezi otellerde kalıyorum. Başkasının evinde ya da hostelde kalmak bana göre değil. Temiz ve merkezi butik oteller benim ilk tercihim. Bazı seyahatlerimde kendimi beş yıldız konforunda şımarttığımda oluyor, bazende minnak otellerde kaldığımda. Benim temel kriterim; temiz olması, yerinin merkezi olması, yorumlarının iyi olması ve bonus olarak kahvaltısının iyi olması. İki yıldızda olsa bu kriterleri sağlıyorsa kalabilirim.

Gezilerinizi nasıl finanse ediyorsunuz? Okurlarımız merak ediyor.

Herkesin elinde belirli bir bütçe kaynağı olduğunu düşünüyorum. Ve bu kaynak kimsede sınırsız değil sadece miktarı farklı. Bu benim içinde geçerli, uçak bileti ve otel kampanyalarını yakından takip ediyorum. Lakin tatil yaparken birinin evinde ya da hostelde kalmak benim seçeneklerim arasında değil. Ben genelde merkezi butik otelleri tercih ediyorum. Mümkün olduğunca az para harcayarak, maksimum keyif almak benim ana amacım. Fakat ne yalan söyleyeyim, çok keyif almak çok az parayla maalesef çoğu zaman olmuyor. Bende bazen bütçeme göre kendimi şımartıyorum. Ama şımartınca her anlamda da çok harcamıyorum.

Size örnek olarak şu anımı anlatayım; 2015 yılında Milano seyahatimde Galleria Vittorio Emanuele’in içinde yer alan lüks bir otelde kalmıştım. Dönüşte taksiye bindiğimde beni havaalanı shuttleına götürmesini söyledim. Şoför hayrete düşüp bu otelde kalıp shuttlelamı biniyorsunuz diye sormuştu bana. Otele çok para vermek herşeye çok para verdiğim anlamına gelmiyor. Ben kendimi bütçeme göre dengeleyip gerektiği kadar para harcıyorum, gereksizce değil. Herkesin gerekliler listesi kendi bütçesine ve kendine göre. Bende buna göre harcamalarımı planlıyorum.

Sevimli lemurlar

Gezmeye yeni başlayanlara bir mesajınız / tavsiyeniz var mı?

Mal mülk sahibi olma derdine düşmek yerine dünyayı gezmeleri. Kendi bütçelerine göre araba ,ev, ıvır-zıvır almak yerine yeni dünyalar keşfedin. Evinizden çıkın.  Hayatta yapabileceğiniz en iyi yatırım seyahat etmektir çünkü. Benim için her daim çok gezen bilir çok okuyan değil. Pek çok yoğun bakım doktoru ölüm döşeğindeki insanların hiçbirinin keşke o evi alsaydım dediğini duymamış ; sadece keşke ona sevdiğimi söyleseydim, keşke oraya da gitseydim lafı geçiyormuş orada. Sizde sevdiğinizi söyleyin ve çok gezin.

Benim için nefes almak demek gezmek demektir. Ben gezdiğim zaman gerçekten yaşıyorum, tüm gezilerimde kendime ait başka bir özelliğimi buluyorum. Nefes almadan bu dünyadan gitmeyin. Yaşadığınız dünyayı gezerek tanıyın ve her gezinizde dünyaya bakışınız değişsin.

Nilşah Ünal İnstagram adresi için tıklayınız

Abdulhakim Alptekin

Biyolog, Şair, Amatör Fotoğrafçı Fotoğraf tutkunu Yarı zamanlı bir gezgin, aynı zamanda amatör fotoğrafçılık yapan biriyim. Para kazanmaktan çok tutku halini almış durumda. Doğa sever, doğada yaşamayı seven biri olarak sizlerle bu platformda buluşmaya karar verdim.

Bir Cevap Yazın