Almanya Berlin Utanç Duvarı
Henüz uykulu gözlerle bir parça yorgunlukla devam ediyorduk Almanya’yı gezmeye. Sırada sizlerinde bildiği gibi 2.Dünya Savaşı, Soğuk Savaş derken kendini kaybetmeyen yıkılıp tekrar küllerinden doğan Berlin Utanç Duvarı vardı. Duvara geçmeden önce Berlin hakkında kısa bilgi vermek isterim.
Berlin’e giderken yaptığım araştırmalarda müzeler şehri olduğunu öğrenmiştim sanırım 170 civarında müzesi Sepree Nehri üzerine inşa edilmiş. Bir çok müze gezmek için satılan müze kartlardan alabilirsiniz. En ilginizi çekecek müze bilinen Türk eserlerinin de sergilendiği Pergamon Muesum. Benim müzeye girme fırsatım olmamıştı. Umarım sizler girebilir ve değerli eserlerimize göz gezdirme imkanı bulursunuz. Duvarın tarihi ile başlayalım o halde.
Utanç Duvarı
1961 -1989 yılları arasında Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya’ya kaçışını engellemek için yapılmıştır.O zaman ki yönetimde halk baskı ve ekonomik gibi bazı nedenler ile kaçma gereği duymuştur. Çok uzun zaman bir çok aile birbirini evlatlarını görememiş çok kişi de hayatını kaybetmiştir.

Yıkılan bir şehir vardı ortada aslında. Nazi Almanya’sı döneminde Avrupa’nın en güçlü şehri olmuş. İkiye bölünen şehrin bir tarafında İngiliz, Fransız, Amerikan güçleri diğer tarafta Sovyetler Birliğinden oluşan müttefiki düşmanlar.Savaşta ki tüm yıkım viran şehir olan Berlin’e Sovyetlerin yaptığı duvar ile hayalet bir şehir olmuş adeta. Sonrasında duvarın yıkılması ile birlikte Almanya’nın birleşmesiyle eski halini geri aldı. Her zaman siyasisi,sanatı,tarihi yönleri ile kültür bakımından Almanya benim için farklı olmuştur. Bunu gezerken bir kere daha anladım. Almanya 2.dünya savaşındaki yenilgisi ile Sovyetler ve koalisyon güçleri şehri ele geçirmeye başlar ve savaş sonunda Almanya 2 ye bölünür Batı da Almanya Federal Cumhuriyeti koalisyon güçleri tarafından yönetilmekte, doğu da Demokratik Almanya Cumhuriyeti Sovyetlerin kontrolü altında kurulmuş 1952 yılında da sınır hattı iyice belirginleştirilmiştir.
13 Ağustos 1961 de duvar bir gece de örülerek tamamlanmıştır. Tel örgüler çekilse de bir çok kişi Batı Almanya’ya kaçmayı başarınca sonrasında kaçanları fark etmek için duvarın doğu tarafı beyaza boyanmıştır. Bu da işe yaramayınca bir çok farklı yöntem denenmiş ancak yine vatandaşlar tünel kazarak veya balonlarla kaçmayı başarmıştır. Berlin şehri özel bir bölge olduğu için sınır her ne kadar Demokratik Almaya Cumhuriyetine gözükse de ikiye ayrılarak kontrolü sağlanmıştır.

1961 yılında Kapitalist ve komünist rejimler bir arada olmayacağı için şehirde büyük bir darbe olmuştur. 28 yıl boyunca ayakta kalan duvar 1990 yılında yıkılmış 1992 de tekrar yapımı ile ve Almanya’nın birleşmesiyle eski haline geri döndü ve Almanya özgürlüğüne kavuştu.Duvarın uzunluğu 46 km şuan ise yaklaşık 1.5 km’lik kısmı ayakta kaldığından yürüyerek rahatça ziyaret edebilirsiniz. Gezerken duvarda ki dünyaca ünlü graffiti sanatçılarının eserlerini çizimlerini göreceksiniz. Ben bayıldım çok ilgimi çeken resimler oldu ve bunlardan bazısını sizlerle paylaşmış olacağım. Özgürlük anıtına dönüştürülen duvar Eat Side Gallery’ye dönüştürülmüş. Duvarın kalan kısmının bloklarını şehrin her yerinde rastlayabilir hediyelik eşya satan dükkanlardan da parçalarını satın alabilirsiniz. Şehir de bir duvar olmamasına rağmen Almanlar duvarın geçtiği hattı işaretlemişler. Duvarın geçiş güzergahında olan duvardan bir parça kalıntı kalan Potzdamer Platz ziyaret edebilirsiniz. Duvarın kalıntıları dünyanın başka noktalarında da bulunmaktadır.
Tarih kokan, hikayesi bile hepimizi heyecanlandırdığı duvarı mutlaka ziyaret etmelisiniz belki izleri silindi somutlaştırıldı ama halen yaşayan bir şehir var ortada. Keyifle gezeceğiniz bir yer olmasını temenni ediyorum.
Geri bildirim: Gezgin Nilşah Ünal ile Röportaj » Yol Günlüğü